[ENG-TR] Eid Celebration —||— Bayram Kutlaması

Hello everyone, as of yesterday, Eid al-Fitr is over. This holiday was like the weekend holiday. The short-term routine that had been disrupted was back in place as if nothing had happened. This year, I saw the people who caused the shopping rush on the eve, not on the streets on the eve day, but on the ferry on the feast days. The perfect weather of the spring season, which I love as much as the summer heat, which I long for because I miss going to the sea, which does not make me cold and sweat, and the fact that public transport is free on feast days, there was almost no empty place to stand on the ferry I took to go to work and return from work. Fortunately, the sight of the sunset drawing a red line in the sky and the tranquillity of the sea, which I saw before boarding the ferry, made me feel less hatred for the crowds.

Watch the red skies as evening comes!...
Ahmet Haşim

When I got home, my girlfriend was waiting for me, having completed her daytime holiday visits. With a sudden decision, we decided to take our beach chairs and a mobile table and go to the park so that we could enjoy the beautiful weather and be away from the crowds on the beach. After a "look, this plan will work" look, we started preparing the appetisers. The only benefit of the holiday, in my opinion, was that this preparation was done without rushing and without looking at the clock. Because the next day my girlfriend was on holiday. For me, time and work are not important. Waking up early after a pleasant night is not a problem. Waking up is a problem anyway.

Every death is an early death.
Cemal Süreya

We went to the park and placed our table and beach chairs on the grass. Without sitting down, I put everything that needed to be put on the table and sat down. When I sat on the chair and leaned back, I suddenly reached the summer days I missed. No need for a time machine. Children running around screaming in the park, drunks talking loudly, old people laughing out loud as if trying to prove that they were young... This time none of them could disturb my peace. My lover by my side, raki on my table, the sweet wind licking my face, the time we had carefree...

The earth, the sun and me.
I am blessed...
Nâzım Hikmet Ran

After the third double, remembering the crowd on the ferry cast a shadow on my peace of mind. I realised that I had made a career out of being the most uncanny type to be around in this area 😂 This is a very unsettling situation. I thought I should take precautions as soon as possible. At first I thought of carrying a penknife. But then, when I thought about it, I remembered that I don't have a penknife. I thought that a fruit knife would be too small and ineffective, and a bread knife would be too big. I went as far as carrying a toothbrush with a pointed back. When I wrapped it in a bag and put the brush part in the palm of my hand, I calculated that it would have the effect of a knife and ward off danger. Besides, it wouldn't be a problem if the police caught it. I'll just say "I'm a traveller, I'm travelling from country to country" 😂 But then I didn't like this idea either. If they mistook the toothbrush for a knife and treated it as a real knife, my loss would be great.😂 So I finally decided on the rosary. My girlfriend and I unanimously approved the idea that walking on the road by pulling the rosary, which I don't remember where it came from, which I think is one hundred percent plastic, would increase my level of uncanny and provide a preventive security, accompanied by laughter...😂 Happy Eid, ladies and gentlemen…

With a thousand horseback warriors, we rejoiced like children in the warriors.
Yahya Kemal Beyatlı

Translated with DeepL

TR

Herkese merhaba, dün itibariyle Ramazan Bayramı bitti. Bu bayram, sanki hafta sonu tatili gibi oldu. Bozulan kısa süreli rutin, hiçbir şey olmamış gibi tekrar yerine oturdu. Arife alışveriş yoğunluğuna sebep olan insanları, bu sene, arife günü sokaklarda değil, bayram günlerinde vapurda gördüm. Benim, denize girmeyi özlediğim için özlemle beklediğim yaz sıcakları kadar çok sevdiğim İlkbahar mevsiminin, üşütmeyen ve terletmeyen, mükemmel hava durumu ve toplu taşımanın bayramlarda bedava olmasının da etkisiyle olsa gerek, işe gitmek ve işten dönmek için bindiğim vapurda, neredeyse ayakta dikilecek boş yer bile yoktu. Neyse ki vapura binmeden önce gördüğüm, gökyüzüne kızıl bir çizgi çeken günbatımı görüntüsü ve denizin verdiği huzur, kalabalığa olan nefretimi daha az hissetmemi sağladı.

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta!..
Ahmet Hâşim

Eve geldiğimde, gündüz bayram ziyaretlerini tamamlayan kız arkadaşım beni bekliyordu. Ani bir kararla, plaj sandalyelerimizi ve seyyar masamızı alıp parka gitmeye karar verdik. Böylece, hem bu güzel havanın tadını çıkaracak hem de sahilde cirit atan kalabalıktan uzakta olacaktık. "Bak bu plan çalışır" bakışmasından sonra mezeleri hazırlamaya koyulduk. Bayramın, benim kanaatimce, tek faydası, bu hazırlığın acele etmeden, saate bakmadan yapılmasıydı. Çünkü ertesi gün kız arkadaşım bayram izinliydi. Benim için ise saatin ve işin bir önemi yok. Keyifli bir geceden sonra erken uyanmak sorun değil. Nasıl olsa uyanmak her türlü sorun.

Her ölüm erken ölümdür.
Cemal Süreya

Parka gidip, çimenlerin üzerine masamızı ve plaj sandalyelerimizi yerleştirdik. Hiç oturmadan, masaya konulması gereken her şeyi koyup, öyle oturdum. Sandalyeye kurulup, arkama yaslandığımda, bir anda, özlediğim yaz günlerine ulaştım. Zaman makinesine ne hacet. Parkta çığlıklar eşliğinde koşturan çocuklar, bağırarak konuşan sarhoşlar, genç olduğunu ispatlamaya çalışırcasına haykırarak kahkaha atan ihtiyarlar… Bu sefer hiçbirisi huzurumu kaçıramadı. Yanımda sevgilim, masamda rakı, yüzümü yalayan tatlı rüzgar, kaygısızca sahip olduğumuz zaman…

Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım…
Nâzım Hikmet Ran

Üçüncü dubleden sonra, vapurdaki kalabalığı hatırlamak, huzuruma gölge düşürdü. Artık, bu bölgede, ortalıkta dolanan, en tekinsiz tip olma kariyerimi kaptırdığımı fark ettim.😂 Bu çok tedirgin edici bir durum. Bir an önce, tedbirler almalıyım diye düşündüm. İlk önce aklıma çakı taşımak geldi. Fakat sonra, düşününce bir çakım olmadığını hatırladım. Meyve bıçağının çok küçük ve etkisiz olacağını, ekmek bıçağının ise çok büyük olduğunu düşündüm. Arkası sivri olan, bir diş fırçası taşımaya kadar götürdüm işi. Poşete sarıp, fırça kısmını avucumun içerisine aldığımda, bıçak etkisi uyandıracağını ve tehlikeyi savacağını hesapladım. Hem polis bunu yakalasa da sorun olmaz. "Ben bir seyyahım, diyar diyar geziyorum" deyip geçiştiririm.😂 Fakat sonra bu fikir de aklıma yatmadı. Diş fırçasını bıçak sanıp, gerçek bıçağa davranırlarsa, kaybım büyük olur.😂 Ben de en son, tespihte karar kıldım. Evde, nereden geldiğini hatırlamadığım, yüzde yüz plastik olduğunu düşündüğüm tespihi çekerek yolda yürümenin, tekinsizlik seviyemi artırarak, önleyici bir güvenlik sağlayacağı fikrini, kız arkadaşım ve ben kahkahalar eşliğinde, oy birliğiyle onayladık…😂 Mutlu bayramlar efenim…

Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik…
Yahya Kemal Beyatlı

Bu paylaşım, Türkçe’den İngilizce’ye DeepL sitesinden çevirilmiştir.